Paris Anlaşması ve Küresel İklim Hedefleri: Neler Başarıldı?
- Çağın Ergün
- 14 Tem
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Tem
Paris Anlaşması ve Küresel İklim Hedefleri: Neler Başarıldı?
Paris Anlaşması 2015'te düzenlenen COP21'de kabul edilen ve 4 Kasım 2016'da yürürlüğe giren uluslararası bir iklim değişikliği anlaşmasıdır. Genel amaç küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerin 2°C altında tutmak ve sıcaklık artışını 1.5°C üzerinde sınırlamaktır. Aynı zamanda anlaşma iklim değişikliğinin azaltılması, uyum ve finansman konularını da kapsamaktadır.
Paris Anlaşması, Fransa'nın Paris kenti yakınlarındaki 2015 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda 196 tarafça müzakere edilmiş, Şubat 2023 itibariyle de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin (UNFCCC) 195 üyesi anlaşmanın tarafı olmuştur.
Paris Anlaşmasındaki bazı önemli maddeler;
Sıcaklık artışı 2°C'nin altında tutulmalı, 1,5°C hedefi için çaba gösterilmeli.
Emisyonlar en kısa sürede zirveye ulaşmalı; yüzyılın ikinci yarısında kaynak ve yutak dengesi sağlanmalı.
Taraflar NDC hazırlamalı, her 5 yılda güncellemeli, gelişmiş ülkeler öncülük etmeli.
Ormanlar dahil karbon yutakları korunmalı ve geliştirilmeli
Taraflar arası işbirliği ve karbon ticareti için çevresel bütünlük ilkeleri belirlenmeli
Küresel uyum kapasitesi artırılmalı, ulusal uyum planları hazırlanmalı.
İklim değişikliği kaynaklı zararlar ele alınmalı; uluslararası işbirliği güçlendirilmeli.
Gelişmiş ülkeler destek sağlamalı, GCF rol almalı, teknoloji ve kapasite inşası desteklenmeli.
İklim değişikliği eğitimi, kamu katılımı ve bilgiye erişim teşvik edilmeli
Tüm taraflar faaliyet ve desteklerini raporlamalı, şeffaflık sistemi ve uyum mekanizması işletilmeli
2023’ten itibaren her 5 yılda bir ilerleme değerlendirilmeli, yeni eylemlere yön verilmeli
Peki Şimdiye kadar neler başarıldı?
Paris Anlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte, iklim değişikliği küresel ölçekte öncelikli bir politika konusu haline geldi. Anlaşmanın hedeflerine ulaşmak için güçlü adımların atılması gerektiği netleştikçe, düşük karbonlu çözümler ve yeni pazarlar hızla gelişmeye başladı. Her geçen gün daha fazla ülke, şehir ve şirket karbon nötrlük hedefleri belirlemekte.
Özellikle enerji ve ulaşım sektörlerinde sıfır karbonlu teknolojiler yaygınlaşarak ekonomik fırsatlar sunmaya başladı. Bu dönüşüm, erken harekete geçenler için önemli iş olanakları yaratıyor.
Paris Anlaşması’nın kapsayıcılığı sayesinde, 195 ülke ilk kez ortak bir çerçevede taahhütler verdi. 2015’te yalnızca birkaç ülke net sıfır hedefi açıklamışken, bugün 100’den fazla ülke 2050 civarında net sıfır emisyon hedefi belirlemiş durumda.
Ülkeler, sera gazı salımlarını düzenli olarak raporlamak ve her 5 yılda bir yapılan "Global Stocktake" süreciyle ilerlemelerini değerlendirmek zorunda. Ayrıca, gelişmiş ülkeler yılda 100 milyar dolarlık iklim finansmanı taahhüt etti; bu hedef tam olarak karşılanmasa da özel sektörün desteğiyle finansman artıyor.
Paris Anlaşması sonrası, yenilenebilir enerji yatırımları hızla arttı; birçok ülke kömür santrallerini kapatmaya başladı. Toplumda da iklim bilinci ve çevre aktivizmi güçlendi. Greta Thunberg gibi figürler sayesinde gençlerin baskısı, iklim politikalarında etkili oldu.
Son olarak Çin, 2035’e kadar ciddi emisyon azaltımı hedefleri koyarak iklim diplomasisinde yükselen bir aktör haline geldi. Ancak bu hedeflerin gerçekleşmesi için kömürden çıkışa yönelik net bir tarih ve yenilenebilir enerjiye hızlı geçiş şart. Çin’in bu konudaki adımları, diğer ülkeleri de harekete geçmeye teşvik ediyor.
Kaynakça



Yorumlar